Gerçekçilik, dünyayı idealleştirme ya da romantikleştirme olmadan olduğu şeklinde tasvir etmeyi amaçlayan bir sanat ve edebiyat akımıdır. Tabiatın güzelliğini ve mükemmelliğini vurgulayan Romantizm idealizminin aksine, gerçekçilik günlük yaşamın sert gerçeklerine odaklanmıştır.
Gerçekçilik, 19. yüzyılda Romantizmin algılanan yapaylığına bir reaksiyon olarak ortaya çıktı. Sanatçılar ve yazarlar, bayağı insanların hayatlarına dikkatlerini yöneltmeye, mücadelelerini ve zaferlerini realist bir halde tasvir etmeye başladılar. Gerçekçiliğe yönelik bu yeni odaklanma, sanat ve edebiyat üstünde derin bir tesir yarattı ve bugün de sanatçıları ve yazarları etkilemeye devam ediyor.
II. Realizm Nelerdir?
Gerçekçilik, 19. yüzyılda ortaya çıkan muhtelif sanat içerikli hareketleri tarif etmek için kullanılan bir terimdir. Bu hareketler, dünyayı olduğu şeklinde, idealleştirme ya da romantikleştirme olmadan tasvir etme ortak hedefini paylaşıyordu.
Gerçekçilik, tabiat ananın güzelliğini ve mükemmelliğini vurgulayan Romantizm ile çoğunlukla karşılaştırılır. Duygusal sanatçılar ve yazarlar çoğu zaman dünyanın idealize edilmiş vizyonlarını tasvir ederken, gerçekçiler günlük hayatın sert gerçeklerine odaklanır.
Gerçekçilik, muhtelif değişik sanat içerikli stilleri kapsayan geniş bir terimdir. En bariz realist hareketlerden bazıları şunlardır:
- Doğacılık
- Toplumsal gerçekçilik
- Esrarengiz gerçekçilik
- Fotogerçekçilik
Bu hareketlerin tamamı dünyayı olduğu şeklinde tasvir etme ortak hedefini paylaşır, sadece bunu değişik şekillerde yaparlar. Sözgelişi, doğacılık organik dünyayı realist bir halde tasvir etmeye odaklanırken, toplumsal gerçekçilik işçi sınıfının sosyal koşullarını tasvir etmeye odaklanır. Esrarengiz gerçekçilik gerçekçiliği fanteziyle harmanlayarak hem reel aynı zamanda gerçeküstü bir dünya yaratır. Fotorealizm fotoğraflardan ayırt edilemeyen sahneler yaratmaya çalışır.
III. Gerçekçilik
Gerçekçilik, 19. yüzyılda Romantizmin algılanan yapaylığına bir reaksiyon olarak ortaya çıktı. Sanatçılar ve yazarlar, bayağı insanların hayatlarına dikkatlerini yöneltmeye, mücadelelerini ve zaferlerini realist bir halde tasvir etmeye başladılar. Gerçekçiliğe yönelik bu yeni odaklanma, sanat ve edebiyat üstünde derin bir tesir yarattı ve bugün de sanatçıları ve yazarları etkilemeye devam ediyor.
Sanatta gerçekçiliğin en erken örneklerinden biri Gustave Courbet’nin eseridir. Courbet, Romantizmin idealizmini reddeden ve bunun yerine bayağı insanların günlük yaşamlarını tasvir etmeye odaklanan bir Fransız ressamdı. Resimleri, örnek olarak Taş Kıranlar Ve Ornans’taki Cenaze19. yüzyılda Fransa’daki kırsal hayatın realist tasvirleridir.
Edebiyatta gerçekçilik Honoré de Balzac, Émile Zola ve Gustave Flaubert’in eserlerinde ortaya çıktı. Bu yazarların tamamı işçi sınıfının sosyal koşullarını tasvir etmekle ilgileniyorlardı ve romanlarını yaşadıkları camianın adaletsizliklerini ve eşitsizliklerini ortaya çıkarmak için kullandılar. Balzac’ın İnsanlık Komedisi 19. yüzyılda Fransız camiasının kapsamlı bir portresini sunan geniş bir roman koleksiyonudur. Zola’nın Rougon-Macquart’lar birkaç nesil süresince bir ailenin hayatlarını takip eden bir takım romandır. Flaubert’in Madam Bovary Sevgisiz bir evlilikte sıkışıp kalan bir kadının acıklı hikayesidir.
Gerçekçilik, 20. asır süresince sanat ve edebiyatta mühim bir güç olmaya devam etti. 20. yüzyılın başlarında gerçekçilik, esrarengiz gerçekçilik olarak malum stili yaratmak için tecrit unsurlarıyla birleştirildi. Esrarengiz gerçekçilik, gerçekçiliği fanteziyle harmanlayarak hem reel aynı zamanda gerçeküstü bir dünya yaratır. 20. yüzyılın sonlarında gerçekçilik, fotogerçekçilik olarak malum stili yaratmak için resim unsurlarıyla birleştirildi. Fotogerçekçilik, fotoğraflardan ayırt edilemeyen sahneler yaratmaya çalışır.
Gerçekçilik, günümüzde sanat ve edebiyatta mühim bir güç olmaya devam ediyor. Sanatçılar ve yazarlar, dünyayı olduğu şeklinde, idealleştirme ya da romantikleştirme olmadan tasvir etmek için gerçekçiliği kullanmaya devam ediyor. Gerçekçiliğe yönelik bu yeni odaklanma, etrafımızdaki dünyayı anlamamız üstünde derin bir etkiye haiz
Antet | Yanıt |
---|---|
Sanat | Gerçekçilik, hem mevzu aynı zamanda teknik açıdan reel dünyanın doğru bir halde tasvir edilmesine vurgu icra eden bir sanat tarzıdır. |
Gerçekçilik | Realizm, soyut teorileştirmeden ziyade tecrübe ve gözlemin önemini vurgulayan felsefi bir görüştür. |
Görsel sanatlar | Görsel sanatlar, anlamı iletmek için görsel imgeleri kullanan geniş bir sanat biçimi kategorisidir. |
Çerçevenin Ötesinde | Çerçevenin Ötesinde, sanat tarihçisi David Carrier’ın gerçekçiliğin sanat ve kültür üstündeki tesirini inceleyen kitabıdır. |
Etkilemek | Gerçekçilik, sanat ve kültür üstünde derin bir tesir yaratmış ve fazlaca muhtelif bildiri ve fikirleri iletmek için kullanılmıştır. |
II. Realizm Nelerdir?
Gerçekçilik, reel dünyayı doğru ve nesnel bir şekilde tasvir etmeyi amaçlayan bir sanat ve edebiyat akımıdır.
Realist sanatçılar ve yazarlar çoğu zaman bayağı insanların günlük yaşamlarına odaklanırlar ve gerçeğe müsait sanat eserleri yaratmaya çalışırlar.
Gerçekçilik, 19. yüzyılda mühim bir sanat akımı olarak ortaya çıkmış ve günümüze kadar sanatı ve edebiyatı etkilemeye sürmüştür.
Gerçekçilik
Gerçekçilik, 19. yüzyılda ortaya çıkan muhtelif sanat içerikli hareketleri ve stilleri tarif etmek için kullanılan bir terimdir. Gerçekçiliğin tek bir tanımı olmasa da, genel hatlarıyla dünyayı olduğu şeklinde, idealleştirme ya da abartma olmadan temsil etmeyi amaçlayan bir hareket olarak anlaşılmaktadır.
Gerçekçiliğin kökleri, sanatçıların dünyayı daha organik bir halde tasvir etmeye başladığı Rönesans’a kadar uzanıyor. Sadece gerçekçilik reel anlamda 19. yüzyılda ortaya çıktı. Bu kısmen, sanatçıların reel dünyayı benzeri görülmemiş bir doğrulukla yakalamasına imkan tanıdıkları olan fotoğrafçılığın yükselişinden kaynaklanıyordu.
Gerçekçilik, 19. yüzyılın politik ve sosyal çalkantılarından da etkilenmiştir. Sanatçılar giderek gündelik hayatı tasvir etmeye yönelmiş ve eserlerini o çağın sosyal koşullarını belgelemek için kullanmaya çalışmışlardır.
En meşhur realist sanatçılar içinde Gustave Courbet, Édouard Manet ve Claude Monet yer alır. Bu sanatçıların tamamı dünyayı olduğu şeklinde tasvir etme hikayesinde ortak bir bağlılığa sahipti ve eserleri çağıl sanatın gelişimi üstünde derin bir etkiye sahipti.
IV. Edebiyatta Gerçekçilik
Edebiyatta gerçekçilik, bundan önceki yüzyıla hakim olan Romantizm’e reaksiyon olarak 19. yüzyılda ortaya çıkan bir harekettir. Gerçekçilik, dünyayı daha doğru ve nesnel bir halde tasvir etmeyi ve bayağı insanların hayatlarını realist bir halde tasvir etmeyi amaçlamıştır.
Edebiyatta gerçekçilik akımının birtakım mühim adları içinde Gustave Flaubert, Émile Zola, Charles Dickens ve Leo Tolstoy yer alır. Bu yazarların tamamı dünyayı olduğu şeklinde tasvir etme hikayesinde ortak bir bağlılığa sahipti ve çalışmalarını sosyal sorunları keşfetmek ve statükoyu sorgulamak için kullandılar.
Gerçekçilik edebiyat üstünde derin bir tesir yarattı ve sanat, müzik ve filmimizde gerçekçiliğin yeni bir sürecinin başlamasına destek oldu. Realist hareket bugün edebiyatı etkilemeye devam ediyor ve sanat ve kültür dünyasında dirimsel bir güç olmaya devam ediyor.
V. Sanatta Gerçekçilik
Sanatta gerçekçilik, 19. yüzyılda Romantizm akımına cevap olarak ortaya çıkan bir harekettir. Realist sanatçılar dünyayı olduğu şeklinde, idealleştirme ya da süsleme olmadan tasvir etmeye çalıştılar. İşçi sınıfı insanları ve manzaralar şeklinde günlük mevzulara odaklandılar. Gerçekçilik, Romantizmin idealizmine karşı bir tepkiydi ve dünyayı daha nesnel ve realist bir halde tasvir etmeyi amaçlıyordu.
En meşhur realist sanatçılar içinde Gustave Courbet, Édouard Manet ve Claude Monet yer alır. Courbet, Gerçekçilik akımının biri olan isimlerinden bir tanesiydi ve eserleri çoğu zaman kırsal Fransa’daki günlük hayat sahnelerini tasvir ediyordu. Manet de realist bir ressamdı ve eserleri çoğu zaman kafeler ve barlar şeklinde çağıl mevzuları içeriyordu. Monet bir görünüm ressamıydı ve eserleri fer ve renk kullanımıyla karakterize edilir.
Gerçekçilik, sanatın gelişiminde mühim bir etkiye sahipti ve Empresyonizm ve Post-Empresyonizm şeklinde öteki hareketlerin önünü açtı. Gerçekçilik, sanatçıların dünyayı tasvir etme biçimleri üstünde de derin bir etkiye sahipti ve sanata dair daha realist ve nesnel bir görüş açısı yaratılmasına destek oldu.
VI. Müzikte Gerçekçilik
Müzikte gerçekçilik, 19. yüzyılın sonlarında Romantizmin algılanan aşırılıklarına cevap olarak ortaya çıkan bir harekettir. Gustav Mahler, Claude Debussy ve Richard Strauss şeklinde besteciler, çağıl hayatın günlük deneyimlerini yansıtan, daha nesnel ve realist müzik yaratmaya çalıştılar.
Realist müzik çoğu zaman uyumsuzluk, kromatizm ve gayri muntazam ritimlerin kullanımıyla karakterize edilir. Ek olarak, muayyen sahneleri ya da vakaları tasvir etmek için müzikal imgelerin kullanması şeklinde programatik öğeler de ihtiva eder.
Realist müziğin en meşhur örnekleri içinde Mahler’in 5. Senfonisi, Debussy’nin La Mer’i ve Strauss’un Also sprach Zerdüşt’ü yer alır.
Müzikteki gerçekçilik, çağıl müziğin gelişimi üstünde derin bir etkiye haiz olmuştur. Caz, blues ve rock and roll şeklinde yeni türlerin ortaya çıkmasına yol açmış ve bununla birlikte birçok modern bestecinin çalışmalarını etkilemiştir.
VII. Filmimizde Gerçekçilik
Beyaz perdede gerçekçilik, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan, reel dünyayı nesnel ve gerçeğe müsait bir şekilde yansıtmayı amaçlayan bir akımdır.
DW Griffith, Charlie Chaplin ve Sergei Eisenstein şeklinde yönetmenler beyaz perdede gerçekçiliğin öncüleriydi ve emek harcamaları, türün beyaz perdede mühim bir güç haline gelmesine destek oldu.
Beyaz perdede gerçekçilik, çoğunlukla subjektif duygu ve deneyimleri vurgulayan bir film imal seçimi olan dışavurumculukla karşılaştırılır.
Ekspresyonizm daha stilize ve suni bir film yapımcılığı biçimi olarak görülebilirken, gerçekçilik çoğunlukla reel dünyanın daha doğru ve realist bir temsili olarak görülür.
Filmimizde gerçekçiliğin birtakım temel özellikleri şunlardır:
- Günlük yaşama ve bayağı insanlara odaklanma
- Organik fer ve mekanların kullanması
- Karakter gelişimi ve ilişkilere odaklanma
- Yapaylık ya da yoldam eksikliği
Beyaz perdede gerçekçilik, beyaz perdenin gelişimi üstünde derin bir tesir yaratmıştır ve günümüz film yapımcıları üstünde de mühim bir tesir yaratmaya devam etmektedir.
Beyaz perdede gerçekçiliğin en meşhur örneklerinden bazıları şunlardır:
- Hiddet Üzümleri (1940)
- Vatandaş Kane (1941)
- Bisiklet Hırsızları (1948)
- Potemkin Zırhlısı (1925)
- 400 Darbe (1959)
Beyaz perdede gerçekçilik kompleks ve fazlaca yönlü bir türdür ve zamanla gelişmeye ve değişmeye süre gelir.
Reel ile suni arasındaki sınırları devamlı araştıran ve insanlık durumuyla alakalı hikayeleri anlatmanın yeni yollarını arayan bir türdür.
VIII. Siyasette Gerçekçilik
Siyasette gerçekçilik, internasyonal ilişkilerde güç ve milli çıkarların önemini vurgulayan bir fikir okuludur. Gerçekçiler, devletlerin internasyonal politikadaki birincil erkek oyuncular olduğuna ve kendi çıkarları tarafınca motive edildiklerine inanırlar. Devletlerin anarşik bir dünyada hayatta kalabilmek için kuvvetli ve kudretli olmaları icap ettiğini ve çıkarlarını korumak için güç kullanmaya hazır olmaları icap ettiğini savunurlar.
Realizm, 19. yüzyıldan beri internasyonal ilişkilerde baskın bir fikir okulu olmuştur. İdealizm ve yapılandırmacılık şeklinde öteki fikir okulları tarafınca meydan okunmuştur, sadece internasyonal politikada kuvvetli ve etken bir görüş açısı olmaya devam etmektedir.
Siyasette gerçekçiliğin temel ilkelerinden bazıları şunlardır:
- Devletler internasyonal politikanın temel aktörleridir.
- Devletler kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederler.
- Internasyonal sistem anarşiktir.
- Devletlerin varlıklarını sürdürebilmeleri için kuvvetli ve kudretli olmaları icap eder.
- Devletler çıkarlarını korumak için güç kullanmaya hazır olmalıdır.
Gerçekçilik, harp, dış ilişkiler ve internasyonal iş donanması de dahil olmak suretiyle fazlaca muhtelif internasyonal politik olguları açıklamak için kullanılmıştır. Ek olarak, devletlerin milli çıkarlarını kovuşturmak için güç kullanmasını meşrulaştırmak için de kullanılmıştır.
Eleştirmenlerine karşın, realizm internasyonal ilişkilerde kuvvetli ve etken bir fikir okulu olmaya devam ediyor. Kompleks ve genellikle tehlikeli internasyonal siyaset dünyasını kestirmek için kıymetli bir mercek sağlıyor.
Siyasette gerçekçilik, internasyonal ilişkilerde güç ve şahsi çıkarın önemini vurgulayan bir fikir okuludur. Gerçekçiler, devletlerin internasyonal politikadaki birincil erkek oyuncular olduğuna ve ölüm kalım ve çıkarlarını koruma arzusuyla motive olduklarına inanırlar. Internasyonal sistemin anarşik bulunduğunu, doğrusu kuralları uygulayacak ya da yanlışları cezalandıracak kapsayıcı bir otoritenin olmadığını savunurlar. Netice olarak, devletler kendilerini korumak için kendi güçlerine güvenmek zorundadırlar.
Gerçekçiler, güvenliği sağlamanın en iyi yolunun güç dengesi olduğuna inanırlar. Bu, devletlerin askeri güçlerini korumaları ve gerektiğinde kullanmaya hazır olmaları gerektiği demektir. Ek olarak, ittifakların saldırganlığı caydırmak ve barışı korumak için mühim olduğuna inanırlar.
Realizm, 19. yüzyıldan beri internasyonal ilişkilerde baskın bir fikir okulu olmuştur. Sadece son yıllarda artan eleştirilere maruz kalmıştır ve birtakım akademisyenler bunun fazlaca karamsar bulunduğunu ve iş birliğinin ve internasyonal kurumların önemini göz ardı ettiğini ileri sürmektedir.
Bu eleştirilere karşın, realizm internasyonal ilişkilerde etken bir fikir okulu olmaya devam ediyor. Internasyonal politikanın zorlukları ve emniyet arayışında güç ve şahsi çıkarın önemi hakkındaki kıymetli bir görüş açısı sağlıyor.
S: Gerçekçilik nelerdir?
A: Realizm, gerçeğin doğru bir halde tasvir edilmesine vurgu icra eden sanat, edebiyat ve felsefedeki bir akımdır.
S: Gerçekçiliğin değişik türleri nedir?
A: Gerçekçiliğin birçok değişik türü vardır, bunlardan bazıları şunlardır:
- Doğacılık
- Toplumsal gerçekçilik
- Esrarengiz gerçekçilik
- Toplumcu gerçekçilik
S: Realizm sanatı ve kültürü iyi mi etkiledi?
A: Realizm, resimden heykele, edebiyattan beyaz perdeye kadar her alanda sanat ve kültür üstünde derin bir tesir yaratmıştır.
0 Yorum